30 Ocak 2011 Pazar

Değişim ve demokrasi için, ulusal yürüyüş 12 şubat Cezayir merkezde.



Pour le changement et la démocratie : marche nationale à Alger le 12 février.

Afrika kıtasında Tunusta başlayan ilk ayaklanmalarla birlikte Mısır, Lübnan da halk ayaklanmış ve sistemi çökertmeyi başabilmiştir. Ancak Mısırdaki olaylar daha son bulmamış ancak okuduğum bilgilere göre bu ayaklanma sanki daha farklı Tunusta yaşanan isyandan.Halk her yeri yağmalamış, asırlık mumyaları, tarihlerini paramparça etmişler, hastaneleri , iş yerlerini, merkez bankasını, evleri yağmalamışlar. Hükümete karşı yapılan isyanı anlarım ancak kanser hastenesini niye yağmalarsın. Buradaki yaşanan kaosun sesi farklı.

Evet malum bizde afrikada hatta Tunus'un komşusu olan Cezayirdeyiz. Şimdiye kadar herhangi bir sorun yaşanmadı, buradaki yerli halkta hiç bir şey olmadığını söylüyor. Ama bu sessizlik fırtına öncesi yaşanan sessizlik mi, onu bilemiyorum.

Şubat ayının 12 de yapılacak, değişim ve demokrasi için ulusal koordinasyonun düzenlediği bir yürüyüş gerçekleşicek. Bu yürüyüş aslında 9 Şubat tarihinde yapılması düşünülüyordu ancak, Dar El Beida'da sendika evinde yapılan toplantı sonucunda tarih olarak 12'si kabul edilmiştir. Bu yürüş değişim ve demokrasi içindir. Ulusal koordinasyon, sendikalar, politik partiler ve diğer dernekleri içeriyor. FFS(Le Front des forces socialistes ) ve RAJ ( Rassemblement actions jeunesse) aldıkları karar ile bu yürüşün bir parçası olmayacaklarını belirtiyorlar.

 Bu yürüyüş Alger de gerçekleşecek ki 2001'den bu yana merkezde herhangi bir yürüş yapmak yasaktır. 22 ocakta RCD( Rassamblement pour la Culture et la Democratie)tarafından yapılan yürüyüş devlet tarafından bastırılmıştır.

Ayrıca bu gösteride 3 istek dile getiriliyor anladığım kadarıyla, bunlar:
*Olağanüstü hal uygulamasının kaldırılması,
* Medya da ve siyasi alanda açıklık,
*Ocak ayında yaşanan ayaklanmalarda tutuklanan gençlerin ve düşünce mahkumlarının serbet bırakılması.

Değişim ve Demokrasi için Ulusal koordinasyonun bildirgesinde ;
*Demokratik değişim dinamiğinin içinde yer almaları için gençler, doktorlar, avukatlar, gazeteciler, öğrenciler, işşizlerlere seslenirken,
*Değişim dinamiğinin içinde yer almaları içinde, politik partilere, sendika ve derneklere, ve diğer sivil toplum kuruluşlarına sesleniyor.

Bu yürüyüş ne getirir, getirdiğinden fazlasını mı götürür bilinmez. Ancak halkın forumlarda yazdığı yorumlar pek iç açıcı değil.

Bazıları Tunusta ve Mısırda yaşanan olayların başkanın ve sistemin değişmesinden, çünkü bu sistemlerin çok uzun olmasından ve başkanların hiç değişmemesinin getirdiği sorunlardan kaynaklandığı, ancak Cezayirde şu ana kadar 7 başkanın yarım asırdan daha az sürede başkanlık görevini yaptığını belirtirken, çoçuklarının geleceklerinden korktuklarını ve herhangi bir ayaklanma istemediklerini söylüyorlar.
Bunun yanı sıra, bazıları niçin 12 şubata kadar beklediklerini ve hemen başlanması gerektiğini ve sadece Alger'de değil diğer 47 vilayette de olması gerektiği söylüyor. M.Bouteflikanın askeriyenin kuklası olduğunu ve gitmesinin gerektiğini söylüyorlar.

Ancak General Rachid'e göre, M.Bouteflika pusa da yatan tehlikenin farkında olmadığını, ve tehlike içinde bulunan ülkelere karşı ve Tunusta gerçekleşebilecek olaylara karşı tedbir almadığı belirtiyor. Ayrıca bu değişimin dominu etkisinden Cezayirinde etkileneceğini belirtiyor.

26 Ocak 2011 Çarşamba

Geri sayım bitti.

  Evime dönebilmeyi umut ediyor ve günleri sayıyordum ki son 11. günde kalmıştım sanırım ve buna iki gün daha ekledikten sonra bıraktım artık gün saymayı. Anladık ki sorun çözülene kadar buradayız malesef.Yapılan toplantı sonucunda bize ve tuğbalara burada bir ev yapılacağı ve en azından sorun çözülene kadar burada kalıcağımızı öğrendik. İyimi kötü mü şu an için pek yorumum yok.Henüz düzenimiz oturmadı. Burada kalmanın güzel yanları var, mesale evi toplamamıza, bulaşık yıkamamıza, ütü yapmamıza, yemek yapmamıza gerek yok, istediğim zaman ben koşuya gidiyorum diyebiliyorum.Burada çalışan temizlikçi bayanlar diğer koğuşların temizliklerini yaparken bizimkileri de yapıyor.Sadece 1 gün hafta sonu olduğu için hem temizlik, hem çamaşır benim için zor oluyordu ama yine insan kendi düzenine alışınca ne olursa olsun özlüyor. Temizlik yapmayı, evimde yemek yapmayı ki bunu gerçekten özledim,çünkü buradaki Türk aşçı nasıl başarabiliyor da o yemekleri tatsız tutsuz yapabiliyor anlamış değilim.

Tuğbayla bir sürü el işleri getirdik bu süreçte yapmak için, ben fransızca kitaplarımı getirdim göya çalısırım diye ama hiççç canımız istemedi. Artık burada kalıcağımızı kabullendiğimize göre yavaş yavaş başlamak gerekiyor.Tuğbayla zaten hep birlikteydik artık tamamen birlikteyiz. Hiç ayrılmıyoruz, tam anlamıyla ben onun o benim ekürüm oldu :)))).

Yavaş yavaş buraya düzeni kurmaya başlıcağız, gerek kıyafetlerimiz, gerek bazı tencere, kap, ne lazım ise temin edip düzenimizi oturmamız lazım. Ama bunun için bir şeyin daha gerçekleşmesi gerekiyor ki inşallah bir an önce olur.

Buradaki tek sıkıntım şu an için kursa gidemiyor oluşum ki ben kendimi 6. aya kadar müddet vermiştim artık tam anlamıyla kendimi adamak adına.Eskiden sınav var diye çok da üzerinde yoğunlaşmıyordum, şimdi sınav bitti ama yine bir problem çıktı.

Neyse her şer de bir hayır vardır demekten başka bir şey kalmıyor. Umut ediyor ve dua ediyorum ki inşallah bir an önce düzelme yoluna girer de biz de eski hayatımıza geri dönebiliriz.

Şantiyeden herkese sevgiler.

19 Ocak 2011 Çarşamba

Yorumsuz....

 Şantiye mahrumiyetinde geçirdiğimiz 11.gün. Söylemesi bile zor bide yaşaması :) Aslında çok şey söylerim ama prangalar takıldı ellerime.Dilimin kemiği olmadığı gibi ellerimde ayarı olmuyor bazen.Ama yine söylemeden duramam.Evriminden önce ne olursa olsun şikeyet etmez,etsemde kimse duymazdı. İçime ata ata yerdim kendimi. Gerçekleşen evriminden sonra içimdeki cadı ortaya çıkıverdi.Neyden rahatsızlık duyuyorsam söylerim, hakkımı aramak isterim, kimseye pabuç bırakmam, hemen sinirlenirim, ee birazda ağızım bozuk tabii. Şimdi ben nasıl susayım dersem vallahi susup oturuyorum fıçımın üstüne. Malum umiyle aynı yerde çalışıp kendisi müdürüm oluyor.

Bir geçen cuma gidebildik bir kaç saatliğine eve malum kıyafet bitti, yenilerinin alınması gerek. Benim mutfakta yemekler mutasyonun son evrelerine ulaşmadan, evi haşeratlar sarmadan gittik ama tabii izin alarak :)))))))) gitmemizle gelmemiz bir oldu çünkü biz bazıları gibi evimizin sıcaklığını özleyip evde kalmayı akıl edemedik. Ahhhhh ahhhhh burada söylenecek bir söz varki ne siz sorun ne ben söyleyeyim.

Evet şimdi geldi ............ Daha öncede dediğim gibi burada tuğba, melika ve ben kalıyoruz. Diğer bayanlar Tizi ouzou da normal yaşamlarına kocasız olarak devam ediyorlar. Bu sözlerim anlayana, 11.gün olmasına  ve ben kendi yapmam gerekeni 2 kere ifa etmiş olmama rağmen herhangi bir hal hatır sorma ya da merak etme usulende olsa bile olmamasını, erdemle karşılıyorum yorumsuz kalıp,benim için artık bir şey ifade etmediğini söyleyip bu cümlemi sonlardırmak istiyorum. Herkes ettiğini bulur şekerler............


12 Ocak 2011 Çarşamba

Home, Home sweat Home

 Pazartesi günüden beri şantiyede kalıyoruz.Malum burada biraz eylem havası vardı, ama geçti gitti.Şu an için  herhangi tehlike olmamasına rağmen şantiyedeyiz. Cezayirli yetkililer mümkün olsa her daim şantiye'de kalmamızı isteyecek.Amaçları tabiki bizi korumak, ama birazda sıkıcı.Yani bizim hiç bir şekilde şantiyeden adım atmamızı istiyorlar.Buna can mı dayanır kardeş.Nereye kadar.Açık konuşmak gerekirse ben kalmak istemiyorum. İnanılmaz sıkıcı. İşten çık, iki adım ötede eve git, vaktini öldür sabah gene işe gel.Buradaki prefabriklerde tuğbacık ve malikacıkla(allahtan), kocalarımız ise diğer yerde kalıyorlar. Ben evimi,yatağımı, koltuğumu, herbir şeyi özledim.

İnşallah kısa sürer bu tutsaklık yoksa kaçıp gidicem evime :)

9 Ocak 2011 Pazar

La greve generale

Bugün ve yarın genel grev olucak.İş yerine yerli personeller gelmedi normal olarak.Bizde erkende çıktık yola ki herhangi bir problemle karşılaşmayalım diye. Şuan için hiç bir şey yok, heryer süt liman.

8 Ocak 2011 Cumartesi

En Güzel Etekler

 Eskiden pek fazla giymediğim etek ve elbiselere karşı bir ilgi başladı .Belkide yaşım ilerliyor ondan mı? Kesinlikle bir bayanı daha feminen gösterdiği kanatindeyim. Hele ki yazın 50 derece sıcakta tek kurtarıcı.Yeni sezondan bir kaç örnek.




 




İsyan- La contestation

Belkide haberlerde görmüşsünüzdür.Bir kaç gündür daha doğrusu senenin başından beri özellikle cezayir merkezde ayaklanmalar var.Sebep ise Bouteflika'nın temel gıda malzemelerinde %20-25'lik bir zam olacağını açıklaması.Ama ancak açıklamayla kaldı. Burada halk zaten zor geçinirken normal olarak bu karara tepki gösterdiler ki bende sonuna kadar destekliyorum.M. Bouteflika'nın açıklamasına göre yapılacak zamlar geri alındı ve böyle bir zam uygulaması gerçeklemeyecek ancak halk bu seferde 'ee maden geri alıcaktın niye gereksiz zam yapıyorsun ''diye tepkilerini sürdürmeye devam edicekler.Özelikle yarın bütün dükkanlar ve marketler, mağazalar kapalı olacak.

 Ancak Türkiye gazetelerinde yazdığı gibi açlık isyanı değil bu. Haklarının ayarış isyanı.Bizim Türk milletinin senelerce maruz kaldığı ,oturup ses çıkartmadığı, kabullendiği zamlara, yapılan haksızlığa karşı isyandır.Evet doğru fakir insan var, aç insanda var aynı Türkiye'deki gibi ama haklarını aramayı biliyorlar, düzene karşı baş koyabiliyor en azından deniyorlar.





Resimler El-Watan gazetesinden alınmıştır.

6 Ocak 2011 Perşembe

Offf Megan offff

  Açıklıyorum ...Dayanamadım. Baktım gene benimki bir dergiye kapak olmuş artık açıklamam lazım.Ben bu hatuna hastayım. Yani dünya'da gördüğüm en seksi kadın.O kaşlar, gözleri heleki dudaklar maşallah vallahi. Ne giyse, nasıl dursa akıyor akıyor. Aynı cinsten olduğumuz halde ben bu kadar hastayım erkekleri düşünemiyorum. Ama şunu da söylemeden edemiyeceğim, her filmini seyretmeye çalışıyorum ama özellikle transformenstaki perfomansı beni kahretti.Yahuuu çöllerde yuvarlanıyor, atlıyor, zıplıyor, düşünüyor kalkıyor, yanındaki oyuncuya bir bakıyorsunuz toz toprak içinde bizim hatunda tozun cerresi yok üstüne üstün dudağındaki parlatıcı halen filmin ilk dakikalarındaki gibi taze, o saçlar halen maşalı.Tamam güzelsin, bayılıyorum sana ama bu kadar da olmaz şekerim.

Acaba estetik ameliyat olsam benzermiyim.? Sadece o dudaklar olsa yeter vallahi.





5 Ocak 2011 Çarşamba

O gün bugün



  Bugün bizim evlilik yıldönümümüz. Tamı tamına 3 sen bitti. Bide bana sorun 3 değil 300 sene sanki :)))))
Şaka bir yana benim gibi bir kaprisli, gıcık, tribal enfeksiyonu olan, inat, dediği dedik çaldığı düdük hesabı,katı,sürekli gezmek isteyen, zenginlik hastalığı olan, sevgi, şevkat istiyen, hep ilgi bekleyen,hiç büyümeyen, hep bir seylerle uğraşan birisine katlandığı, üstüne üstün sevgidiği ve onu mutlu ettiği için çok teşekkürler.Nice senelere......


Evlilikle ilgili bir kaç geyik fotogralar var paylaşmak istedim.
 

Marks & Sepencer'da indirim

Yeni sezona giriş nedeniyle kış indirimleri başlamış heleki yılbaşında sonra her yerde indirim vardır şimdi :( ahh ahhh ne güzel olur şimdi...
Neyse Marks&Sepencer'da indirime giren markalardan.Sezon zamanında ürünlerini pahalı buluyorum ve aynı ürüne benzer ürünü başka markada daha uygun fiyatı varken.Bir de bu mağazada diğerlerindeki gibi rahat hissedemiyorum. Mesala mangodayken sanki kendi mağazam rahatım ya da zara'da.

Gözüme takılan parçalar.

  

3 Ocak 2011 Pazartesi

Eat pray and love

Günleri şaşırmadım , bugün cuma değil mamafih yapılacak bir şey olmadığından film izleyelim dedik. Uzun zamandır izlemek istiyorudum ancak fırsat bulamadık.( Nasıl fırsat bulamadık onu da bilmiyorum hergün sanki sürekli kosuşturma içindeyizde )

Evet Julia benim yapmak istediğimi yapıyor alıyor başını gidiyor yeni ufuklara.Bi gün bende gitmek istiyorum hiç bir sey hesap etmeden, aman bu ne olucak demeden, kimseye açıklama yapmadan. Olabilirliliği varmı? Julia kadar gözü kara olabilirmiyim ?

Böyle filmler seyretmemen lazım sanırım.:(

İşte bir kaç kare....



Date Night

 Karar verdim artık ayda sadece 2 gün tatilimizde sizlere seyrettiğim ve beğendiğim filmleri yayınlamaya. Yılbaşı günü cuma günü olduğundan ve bu hafta çalışma cuması olmadığında hafta sonuydu ve ümitte evdeydi. Kahvaltı filan derken filmimiz seçtik ve seyrettikçe gerçekten çok eğlendim. Aslında benim hep korktuğum, gelecekte öyle olmak istemediğim ama her evli çiftin eninde sonunda başına gelecek olan hikayeyi anlatıyor. Evlilikte monotonluk, çocuklar için yaşam. Evet korkuyorum, ve öyle olmaktansa ne yapabilirm bilmiyorum ama kısacası öyle bir hayat istemiyorum. Anne baba çalışan ancak çocuk sahibi, iş güç, çocuk derken herşey planlı gitmek zorunda ama sıkıcı, durağan, tek düze. Ne erkek eskisi gibi, ne kadın.Bedeni, ruhu yorgun, ne romantiklik kalmış nede heyecan. Ne anladım ben bu işten.

Bu kadar hayattan kopuk yaşayacaksak niye evleniyoruz. Hadi evlendik illa çocuk yapıp,bütün hayatımızı ona mı adamamız gerekiyor.Tüm evli ve çocuklu çiftlerin, evli ama çoçuksuz çiftlere neden çocuk yapmıyorsunuz. Hadi ama sizide bekliyoruz. Ama asıl mesaj şudur: ''Biz artık hayatımızdan vazgeçtik sizinde öyle olmanızı istiyoruz, öyle istediğini gibi istediğin zaman yapamamızı, '' istiyoruz diyorlar.Özellikle kadının söylediği sözler çok tanıdık geliyor'' ben hem çalışayım, hem evi temizleyeyim, hem çocukları okula götürüp okuldan alayım,onlarla oyun oynayayım,onlarla ilgileneyim,geri kalan uyumak istiyorum. Hatta alıp başımı şöyle sakin, kimsenin bana dokunmayacağı bir yere gitmek istiyorum''. Bu sözler sizede tanıdık geliyormu?

Siz onlara kulak asmayın. Çıkarın hayatın tadını. Bir daha gelicekmisiniz bu dünyaya. Dolu dolu yaşayın hayatınızı, herşeyin vardır bir zamanı.Evet 29 bitiricem yaşım geliyor ama ben daha dünyanın nimetlerini tadamadım ki. En güzel en eğleniceğim çağlarımı cezayirde geçiyorum.

Neyse ben çok konuştum yine.. İşte size bir kaç kare filmden. Mutlaka izleyin.