13 Haziran 2011 Pazartesi

Parisienne olabilemek

En sonunda geçebildim bilgisayarım başına ancak şuan bu yazıyı yazabilmek için dışarıdayım çünkü internet minicik evimizde çekmiyor :) Neyse esas konumuz paris gezim ve nasıl parisienne'li olunur. Ben zaten gitmeden aşık olmuştum şehre bir de havasını çekince ciğerlerime kanıma kadar işledi artık. Ben vazgeçemem oradan. Belki bir gün orada yaşarım :)

Orada yaşamayı düşünürsek nasıl olmam gerektiğinin hakkında bir liste çıkardım. Sizinde belki bir gün işinize yarar:)
*Gerek takım elbiseyle, gerek minicik etek-ceketiyle, gerek topluklu sandetleri gerekse babetleriyle her şart altında sokakta rahatça, özgürce bisikleti kullanmak, gerek zevk için gerekse ulaşım aracı sıfatıyla bisiklet kullanmaya alışmak,

*Şehrin göbeğinde halka açık parklarda yan gel-yat felsefesini benimseme, deniz olmasa bile bikiniyle güneşlenebilme, hertürlü sporunu yapabilme, istediğin gibi özgür ve rahatça,

*İşte bu madde beni bende alandır. Her daim bunu hayal etmişimdir. Araçlara, bisikletlere ve yayalar için ayrı yollar mvcut ve herkes kendi yolundan gidiyor. Ne tuhaf dimi?

*Yaşı kaç olursa olsun, çoçuğun varmış, aman sen 30 yaşına geldin takıntıları olmadan herkesin sokakta paten kayabilmesi.

*Şehrin göbeğinde ayak sesleri duyabilmek, kalabalığın içindeki huzuru yakalabilmek,korna sesi duymamaya alışmak,

*Kaldırımların akşamın belli saatlerinde kendini yıkayabilme özelliğine şaşırmamak, biz ilk gün bir yerlerde su patlamış bu mu medeniyet diye dalga geçerken anladık asıl meselenin ne olduğu :)

*Otobüste, metro'da , trende müzisyenlerin aletleriyle müzik yapmalarına karşın hiç kimsenin '' heyyy dünyaya dön'' gibi yada daha farklı söylemlerde bulunmamalarına görmeye alışmak,

*İnsanların nasıl oluyorda bu kadar sakin ve saygılı olduklarına ve bir okadar kibar olduklarını kavramak,

*Akşamın 10'da bile güneşin halen saklanmadığı ve bu güzel sehri aydınlatabilmesine alışmak, ancak sorun şurada biz ilk önce bu olayı kavramadık ve yemek yemek için havanın kararmasını bekledik bizim akşam yemekleri 11 de filan bitiyordu:)

*Sebze, meyve, su yani yiyecek ve içeçeklerin bu kadar pahalı olmasına alışabilmek, hatta tren istasyonlarında 1,80 euro ya hatta bir yerde bir şişe suyu 6 euro ödeyebilme kıvamına gelebilmek,

*Tuvaletlerde musluğun bulunmaması ve kullanmamaya alışmak, bütün herşey kağıt mendil yardımcılığla:)

*Mercedes C serisinden E serisinden, Crysler 300 c'den cipten taksi görmeye alışmak, bu kadar konfor içinde İstanbul taksi tarifesi ile aynı ücret ödemek.

* Cafeler, resturantlar, barlar hariç ve champ-elyseses hariç diğer mağazaların en geç 19,00 da kapanması, bir anda etrafda kimsenin kalmaması,

*Evlerin mimarisi, şehrin asaletinden hiç bahsetmiyorum bile, heryer aşık olunacak olduğundan alışmak biraz vakit alır,

*Bütün gün yürüseniz bile ayakkabılarınızın tozlanmamasına şaşırmamak,

*Pastenelerdeki damak ve renk şenliklerine, enfes kahvelerine, ekmeklerine, salatalarına, macaronlarına ve dışarıda yemek yemeyi istediğinizde bu isteginize sırf  kazıklanıcaksınız diye ertelememeye alışmak, ( siz yabancısınız diye değil bu kazıklanmak, yemek çok pahalı)

*Evlerde yemek pek fazla yapılmadığından sanırım marketlerde herşey hazır var, donmuş pizzanın bile ısıtabiliyorsun marketin mikro dalgasında,

*Ve inanılmaz metro sistemine alışmak. Hem çok karışık hemde kullanmayı öğrenince bir okadar da hayatı kolaylaştıran sistem. Altan üsten heryerde metro var ve aynı sistemde tren var. Örümcek ayı gibi heryere gidilebilme imkanına sahip olma,

*Kadınların her daim çok basic olsalarda gayet şık ve zarif olmalarına, hiç bir şekilde salaş giyinmiyorlar , eşofmanlı bir bayan görmedim spor yapanlar hariç,

* İnsanların giyimlerinden zaten bahsetmiyorum ki medeniyet bu dedikleri olsa gerek kim ne giymiş kimsenin umrumda değil, sapıklık yok, bakan rahatsız eden göz yok,

*Gaylerin çoğunluğuna alışmak,

Evet bu şartalara gögüs germek çok zor olur diye düşünüyorum siz :)
Sevgilerle

8 yorum:

  1. abla yazdıkların cok hoş ....şuan şehir gözümde canlanmış durumda :) ama yeme iöme pahalı işte bu olmadı :) ama gerı kalan yasam sartları cok cezbedıcı...sanırım orda insanlara insan muamelesi yapıyorlar.bizim ülkemizdeki gbi koyun deyil :)

    YanıtlaSil
  2. tahmın ederım ne kadar guzel oldugunu kızım tam senın ıstedıgın gıbı bu guellıklerı daım yasarsın umuyorum vede dılıyorum allah gonlune gore versın o sartlarda yayamımız hayal bız ancak ruyada goruruz boyle duzenı boyle gelmıs boyle gıder

    YanıtlaSil
  3. Yasin kac olursa olsun sokaklarda paten kayabilmek, ne kiyafette olursan ol bisiklet binebilme ozgurlugu ve diger hepsi cok guzel:)
    Didem

    www.didemuzuncaova.blogspot.com

    YanıtlaSil
  4. Paris ancak bu kadar guzel anlanilir ve anlatilabilirdi .. tekrar bekleriz efendim :))

    YanıtlaSil
  5. Teşekkürler aslında daha fazlası ama :) ay tekrar gelmek başka yerleri keşfetmek, bu sefer farklı yüzünü görmeyi çok isterim. hatta yaşamayı ama :)

    YanıtlaSil
  6. Nasıl güzel anlatmışsın Paris'i insanın gözünde canlanıyor okurken bazı şeyler....

    YanıtlaSil
  7. ya nekadar güzel anlatmissin! Cok iyi bir gözlemciymissin, cok begendim bu yazini. Almanyadada öyle, bize normal geliyor biz burda büyüdügümüz icin, ama türkiyeden ziyaretimiz olunca örnegin aksam 20´de kapaniyor heryer ve kimse kalmayinca sokaklarda sasiriyorlar bu insanlar nereye gitti diye. Insallah yine gidersin canim sen cok begenmissin : )

    YanıtlaSil
  8. Papiş stlye; Teşekkür ederim vallahi anlatılacak neleri vardır da ben bu kadarını görebilrdim :(

    Viva; Aslında daha çok şey yazacaktım resimleri filanda hazırlamıştım ama ne oldu bilmiyorum hep kaldı.Ben çok beğendim. Tabii cezayir gibi bir yerden oraya gidince insan afallıyor. Ben düzen aşığıyım, insanlar ne istiyorsa nasıl hareket etmek istiyorlarsa özgürce yapabilmelerinden yanayım ki avrupa memleketlerinin çoğunda var sanırım. Keske bizim ülkemizde de olabilse :(

    YanıtlaSil