17 Ekim 2010 Pazar

Yeni saçlarım

Saçlarımla hep problemim var :) kısa saçı çok seviyorum, aynı zamanda uzun saçıda çok seviyorum ama duramadım yine kestiriverdim.Aslında daha kısa bir model istiyorudum mamafih şimdi gözümüzün alışması için bu kadar kestirebildim.



Ordan burdan


Otelden ve akşam gezilerimizden derlemeler.








Burda hastayım ateşim var ama gezmek uğruna nelere katlanıyorum.Ateşten dolayı bir üşüyorum anlatamam mecburen oturduğumuz cafe'den şal istedim ayyyy istemez olaydımmm. İnsan bir kere de olsun yıkar , bir pis kokuyor bir pis kokuyor ama ne çare bir güzel sarıldım .



.

Umudum yarınlarda tatildeyimmm....


Üçüncü durağımız tekne gezisiydi.Aslınsa ben ilk başta gitmek istememiştim.Zaten hasta oldum 2 gün çıkamadım güneşe, giremedim havuza son günde tekne gezisi olurmu dedim ama oldu hemde süper. 3 adet koy gezdik ancak ben birinin ismini hatırlayabiliyorum oda kleopatra koyu ve korsan mağaraları ve yunan tanrılarının yaşadığı olimpus dağı.








Dikkatli baktığınızda ancak görebilirsiniz balığı.






Balıklar bile Hürriyet okuyorlar :)



Doğru açıdan bakıldığında kleopatranın yan profilini görebiliyorsunuz.Ancak ben yanlış bir açıdan baktım ilk resimden de anlaşılacağı gibi kleopatra'ya değil kalın dudaklı zenci bir kadına benziyor.







13 Ekim 2010 Çarşamba

Yine mi geldin kış.......

Hep yaz mevsimini sevmişimdir oldum olası. Belkide beni denize kavuşturduğu içindir, ya da doğa anayı canlardığı içinmidir bilmem ama ben yazı seviyorum.Sabah kuşların cıvıltısyla uyanmayı, güneşin sıcak yüzüyle ısınmayı, her yerin parlak, ışık ışık olmasını seviyorum. Her mevsim sıcak olan, denize gerebileceğim, tropikal bir yerde yaşamayı isterdim.Hep dilerdim allahtan. Biraz koordinat kopukluğu oldu sanırım cezayire düştüm:)

Burada yağmur başladı mı dinmez. Bir hafta, on gün yağar.İnsanın içini sıkarda sıkar. Buraya gelmeden önce buranın bu kadar yağışlı olduğunu hiç bilmiyorum, kurak olarak tasvir etmiştim ama tam tersine yeşillik ama o sarartan sonbahar, ve donduran kış gelince o güzelim yazın mağrifetlerini birer birer alıp götürüyorlar.Bende hasratle bir daha ki yazı bekliyorum.

Bugün tatilden döneli 5. gün ve 4 gündür yağmur yayıyor hatta su an deli gibi bir fırtana her şeyi savunurup duruyor.Artık sürer bi on beş gün. Hadi güneş göster güzel sıcacık yüzünü. Isıt içimi tekrar.Dört gözle bekliyorum yine seni aynı yerde.

9 Ekim 2010 Cumartesi

Tilkinin dönüp dolaşacağı yer ....

  Bir ay gibi uzun bir süreden sonra geldik en sonunda evimize.Hatta bugün işe bile başladım ki en zor kısmı buydu.Herne kadar tatile gittik desekte daha çok yoruluyorum.Tatil dönüşlerini seviyorum evimin değerini daha iyi anlıyorum ama o valizleri açmak, kıyafetleri yıkamak, yerleştirmek offf ki offff.Ben ögrenemedim bu saatten sonra da öğrenemeyeceğim az valizle gidip gelmeyi.İnsafsızlar bide kilo haddini aştığında kilo başına 7 euro almıyorlarmı? Yahu keyfimizden getirmiyoruz onları memlekette yok peynir, zeytin ne yapalım? Neyse ki kuralımıza bozmadık ve bayıldık yine, valizin içindekiler o kadar etmiyor ama insan ne yardan geçebiliryor ne serden hesabı...
  Okadar kalmamıza rağmen yine yapamadım, yine gidemedim isteğim yerlere, aslında atla deve değil gidip görmek istediklerim ama nedense olmuyor.Biri bana akıl verebilirmi? siz nasıl yapıyorsunuz?
  Sanki hiç gitmedim, geçirmedim bir koca ayımı İstanbul'da.Sanki ben değildim pasta yiyen, yağmurda ıslanan, trafikte sıkılan, alışveriş merkezinde tura çıkan.Niye böyle oluyor? Niye yetmiyor zaman? Kimse memnun kalmıyor seferden , hele ki ayrılık vakti gelipte boğazlarımıza düğümlediğinde...
  
Bütün sevdiklerimizi bıraktık döndük  yine ikinci hayatımıza.

1 Ekim 2010 Cuma

Umudum yarınlarda tatildeyimmm....

Düden selalesinde sonraki durağımız kurşunlu selaleriydi. Çok temizdi suyu, okadar derinlikte bile dibi görebilmek mümkün.Ancak o kadar güzelliğin içinde insanların yüzebilecekleri bir yer olmaması enterasandı.Ama su da varki bizim insanlarımız gerçekten değer kıymet bilmez.Başka memlekette hayranlıkla gider görürüz ama kendi güzelliklerimizin içine sıçarız.İşte size örnek.








Tunus gezisi-2

 Aslında daha çok gezmek istesekte tuğbacığımla birlikte koşullar el vermedi.Yasmine hammamet star wars ve başka bir çok filme sahiplik etmiş bir yer. Burada bulunan stüdyolara giremesekte en azından elimizde bir kaç hatıramız var.

Gezip görmek istediğimiz yerler genellikle saat 5 te kapandığından carthage'ye girip dolaşamadık. Gezip görülecek çok yer kaldı ama olsun bu bir başlangıç diye avutuyorum kendimi.Bir daha ki sefere...









Mitolojideki bereket tanrısını bilir herkes ama bu nedir, neyi temsil ediyor onu anlamış değilim.



Umudum yarınlarda tatildeyimmm....

Ben ilk tatilimi yani bal ayında yapmıştım.Ondan önce hiç otele gidip bir tatil yaşamamıştım.Her yaz okulun bitmesinden nefret ederdim.Ben hep deniz aşığıydım babamsa orman.Ben denize gidelim derdim ama o ormana isterdi.Yazlığımızda yoktu ki :( Ama giresun'a giderdik sahilde çadır atar denize girerdik.Çok güzel geçerdi benim için her ne kadar sürekli yağmur yağsada benim için farketmezdi herhalükarda ben ve deniz yanyanaydık.

Neyse konuya gelelim bal ayından sonraki ilk tatilimiz Antalyadaydı.Eren ailesi - ki bizim müdavimi olduğumuz tatil arkadaşlarımız-ile gitmiştik. Tadı tamadığımızda kaldığından bu senede onlarlaydık tatilde.Gittiğimiz otel ''kervansaray ''idi. Pek beklentilerimizi karşımadığını söyleyebilirim hep çınlattık geçen seneki otelimizin kulaklarını.


İlk durağımız düden şelaleriydi.İşte oradan gördüklerimiz